Monday, September 14, 2015

Mutlu vs. Karamsar

Bir gece vakti, kız grubunla konuşuyorsundur; hani daha tanışalı çok da olmamış, 6 ay dolmamış, içine bir yazma hali düşmüş.
Tanışma sürekliliğinde kendinden bahsederken birden, hatırlamışsın bir zamanlar eli kalem tutarlardan olduğunu.
Genelde hep mutsuzken yazmışsın, birine anlatacağına derdini, herkese anlatmışsın.
Belki hiç kimse okumamış, herkes sen olmuşsundur.
Ya da okuyup gülümsetenler olmuştur, belki yazıp ardında bırakmışsındır.

Zaman geçiyor ve içindeki "karamsar" büyüyordur belki de, çünkü içindeki "mutlu" hep çocuk kalıyordur.

Sen yine de öğretmeye çalış "mutlu"ya iş yerinde lolipop yememesi gerektiğini, "karamsara" da tembihle olur olmadık yerlerde çıkıp gelmemesini.
Mutluyla gitme alışverişe istersen, dolabı neon renklerle doldurmak istemezsen.
Karamsarla da yemeğe çıkmanı tavsiye etmem, hesap çok gelmesin dersen.

Ağzının ucuna gelip söyleyemediklerini karamsardan bil yine, patavatsızlıklarını mutludan.
Eh, mutlu olunca pek düşünmüyor insan!

Bir gece vakti, olur da bir şeyler yazmak istersen, sen yine de mutluyu es geç bence, anlamlı olsun dersen.




No comments:

Post a Comment